Bu yazıyı
"Bu gün yine açız evlatlarım, karnımızı doyurmak için önce benim bir şeyler bulup yemem gerekiyor..
Ama sizler henüz öylesine küçük ve korumasızsınız ki !
Çöpler içinde yemek artıkları bulmak da son günlerde alabildiğine zorlaştı nedense..
İnsanlar varsıllaştıkça çöplerine daha az artık bırakır oldu.
Sonra kulak misafiri oldum konuşmalarına.
Balkonlarından her akşam mama atıp bizleri besleyen o iyi yürekli insanlar, varlığımızı fazla görüp katlimizi isteyenlerce korkutulup saf dışı edilmiş ..
Sizleri bırakıp uzaklara gitmem gerekli , belli ki başka türlü beslenemeyecek, kuru memelerimle daha fazla oyalanamayacaksınız artık."
-Çok değil birkaç gün sonra-
"Yorgunluğuma değdi doğrusu, epey uzaklaştım sizlerden ama, bulduğum bir iki kuru kemikle memelerime nasıl da süt geldi..
Bekleyin yavrucuklarım az kaldı, birazdan yanınızdayım. Şu işlek, beni hep korkutan bu caddeyi de aştım mıydı !
Bakın nasıl da saldıracaksınız süt dolu memelerime..
Sakın kavga etmek yok, hepinize yetecek kadar var ak sütüm, günler süren açlığınıza artık son.
Gözlerimin önündesiniz işte; tekirim, karam, kırçıllım, en kıymetlim ortancam.
Mırıltılarınız, sıcaklıklarınız, yumuşaklığınız, bir ömür emzirmeye razıyım sizi, bir ömür..
Ah! ama işte oldu.. Olmasından hep korktuğum..
İşte o korktuğum an,
Ah o acı! giden canımın ne önemi var,
Neden daha hızlı daha atik olamadım ki,
Vücudumu ikiye bölen kalın tekerin altında, nasıl kaldım ki ?
Şimdi yattığım yerden, bu soğuk ıslak yapış yapış asfalttan birtürlü kalkamıyorum işte .
Ah yavrucuklarım ah, ne kadarda ufaksınız siz !"
Son bir kez daha çağırdı onları sesinin ulaşmayacağını bile bile umutsuzca:
"Gelin kuzucuklarım işte size ılık sütüm. Annenizin ak sütü, helal olsun !"
Bir tek, evlerinin arka bahçelerinde kedileri beslemeleri yasaklanan iki duyarlı yürek, iki kız kardeş fark etti o siyahlı beyazlı anne kedinin katılaşmış cesedini yolun kenarında..
Onu bekleyen günlerdir aç, kurumuş memelerini kanatırcasına sömüren dört küçük, gözleri açılmadık yavru ..
Onu, ANNELERİNİ !
Daha fazla beklemeyeceklerdi,
En çok bir iki gün sonra onlar da onun yanına , bir daha artık hiç ayrılmayacakları hep birlikte olacakları ,
Hep tok, hep mutlu kalacakları diyarlara kanatlanıp, uçup gideceklerdi.
Yukarıdaki yazı sokaklarda yürürken gözünüze takılıveren, kiminizin tiksintiyle, kiminizin umursamazlıkla, belki de hemen başınızı çevirip görmezden gelmeye çalıştığınız kediciklerden birinin, ölmeden hemen birkaç gün önceki günlüğünden bir kesit..( ya da ölmüş bir anne kedinin ‘evrak-ı metruke' sidir) .
http://emnyi.8.forumer.com/viewtopic.php?p=15#15
0 yorum:
Yorum Gönder