Nice yıllara Nâzım Hikmet!
Dün Nâzım Hikmet’in 106. doğum yıldönümüydü.
Yani doğumunun üzerinden bir asırdan fazla süre geçmiş.
Oysa siz de ben de biliyoruz ki; Nâzım içimizde, yanıbaşımızda, durmadan kulağımıza bir şeyler fısıldıyor.
Bir zeytin ağacı gördüğümüzde onun dizelerini hatırlıyoruz.
Zıplayan bir sincap gördüğümüzde de öyle.
El ele tutuşmuş yürüyen iki sevgili size Nâzım esintileri getiriyor.
O dönemden beri vatanı sata sata bitiremeyenleri gördükçe içinizden “Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ!” dizesini haykırmak geliyor.
En güzel denize, henüz gidilmediğini biliyorsunuz.
En güzel çocuğun henüz büyümediğini de.
Sevgiliniz aklınıza düştüğünde “O şimdi ne yapıyor, şimdi şimdi” diye kıvranıyorsunuz.
***
Yeni doğan her bebeği “Hoşgeldin Bebek” diye karşılıyoruz.
Kayın ağacı bize sürgünü hatırlatıyor; zeytin ağacı inatçı ihtiyarı.
Bir de deniz kıyısında durmuş düşünen adam var: Bulut mu olsam, yosun mu, gemi mi, balık mı diye sorup duran.
Ona hep bir ağızdan “Deniz olunmalı oğlum!” diye haykırıyoruz.
Gideni ve gelmekte olanı anladığımız zaman “o müthiş bahtiyarlık”la kabarıyor göğsümüz.
Şile bezinden mintan giyiyoruz, ayakkabılarımız Anadolu yollarını taşıyor.
Bazen “Akrep gibisin kardeşim!” diye kızıyoruz, söyleniyoruz.
Arkasından bulutlu bir gökyüzünden sıyrılan güneşi görmüş gibi bir umuda kapılıyoruz.
“O, topraktan öğrenip kitapsız bilendir” diyoruz.
Sevgililerini bekleyen gençler “Saat 4 yoksun” diye sitem ediyorlar.
Ölümü bekleyen hastaların önünde “laciverdi bir bahçe” uzanıyor.
“Elveda dünya ve merhaba kâinat” diyorlar.
***
Nâzım hâlâ büyük insanlığın türküsü söylüyor:
Sekizinde işe gidip, yirmisinde evlenip, kırkında ölen ama “Umutsuz yaşanmıyor!” diyenlerin türküsünü.
***
Biz de çağdaşımız Nâzım’a kendi dizeleriyle sesleniyor ve doğum gününde diyoruz ki:
Yapraklara dallara
Yeşillere allara
Nice nice yıllara Nazım
Nice nice yıllara
Zülfü Livaneli
zlivaneli@gazetevatan.com
Fazil Say - Memleketim(Nazim Hikmet)
Dün Nâzım Hikmet’in 106. doğum yıldönümüydü.
Yani doğumunun üzerinden bir asırdan fazla süre geçmiş.
Oysa siz de ben de biliyoruz ki; Nâzım içimizde, yanıbaşımızda, durmadan kulağımıza bir şeyler fısıldıyor.
Bir zeytin ağacı gördüğümüzde onun dizelerini hatırlıyoruz.
Zıplayan bir sincap gördüğümüzde de öyle.
El ele tutuşmuş yürüyen iki sevgili size Nâzım esintileri getiriyor.
O dönemden beri vatanı sata sata bitiremeyenleri gördükçe içinizden “Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ!” dizesini haykırmak geliyor.
En güzel denize, henüz gidilmediğini biliyorsunuz.
En güzel çocuğun henüz büyümediğini de.
Sevgiliniz aklınıza düştüğünde “O şimdi ne yapıyor, şimdi şimdi” diye kıvranıyorsunuz.
***
Yeni doğan her bebeği “Hoşgeldin Bebek” diye karşılıyoruz.
Kayın ağacı bize sürgünü hatırlatıyor; zeytin ağacı inatçı ihtiyarı.
Bir de deniz kıyısında durmuş düşünen adam var: Bulut mu olsam, yosun mu, gemi mi, balık mı diye sorup duran.
Ona hep bir ağızdan “Deniz olunmalı oğlum!” diye haykırıyoruz.
Gideni ve gelmekte olanı anladığımız zaman “o müthiş bahtiyarlık”la kabarıyor göğsümüz.
Şile bezinden mintan giyiyoruz, ayakkabılarımız Anadolu yollarını taşıyor.
Bazen “Akrep gibisin kardeşim!” diye kızıyoruz, söyleniyoruz.
Arkasından bulutlu bir gökyüzünden sıyrılan güneşi görmüş gibi bir umuda kapılıyoruz.
“O, topraktan öğrenip kitapsız bilendir” diyoruz.
Sevgililerini bekleyen gençler “Saat 4 yoksun” diye sitem ediyorlar.
Ölümü bekleyen hastaların önünde “laciverdi bir bahçe” uzanıyor.
“Elveda dünya ve merhaba kâinat” diyorlar.
***
Nâzım hâlâ büyük insanlığın türküsü söylüyor:
Sekizinde işe gidip, yirmisinde evlenip, kırkında ölen ama “Umutsuz yaşanmıyor!” diyenlerin türküsünü.
***
Biz de çağdaşımız Nâzım’a kendi dizeleriyle sesleniyor ve doğum gününde diyoruz ki:
Yapraklara dallara
Yeşillere allara
Nice nice yıllara Nazım
Nice nice yıllara
Zülfü Livaneli
zlivaneli@gazetevatan.com
Fazil Say - Memleketim(Nazim Hikmet)
0 yorum:
Yorum Gönder